Yaşlı adam eşi ölünce oğlunun evine sığınmıştı. Oğlu da, gelini de babayı mutlulukla karşılamıştı. Baba yaşamının sonbaharında kendisine sahip çıkılmasına sevinmiş, her gece verdiği bu mutluluk için Allah'a dua etmişti.
Bir süre sonra evin bir köşesinde kendisini sığıntı gibi hisseden, artık hiçbir ekonomik katkısı olmayan baba, gittikçe içine kapanıyordu. Bir süre sonra odasının kapısını açamaz, tuvalet dışında da odasından çıkmaz olmuştu. İştahı kesilmişti. Kendi içinde kapandıkça sağlığını da kaybeden babada unutkanlık, el koordinasyonunda bozukluk başladı. Yemek yerken üzerine dökmeye, üzüldükçe daha da kötü duruma düşmeye, yardımsız hiçbir şey yapamamaya başladı. Ama aklı ve kanayan kalbi yerli yerindeydi.
Çocukların, evin derdine ek olarak çıkan kayınpeder belasına artık içerleyen gelin de gittikçe daha tahammülsüzleşti. Önce suratını astı. Sonra tavır koymaya başladı.
Bir gün dikildi eşinin karşısına;
"Artık bir çare düşünmeliyiz, bu böyle devam etmez" dedi.
Evlat ise çok üzülüyordu. "Babamı çok seviyorum. Onu nasıl evimin dışına atabilirim. Ne olur sabır göster." diye yalvarıyordu. Ama eşinin başkaldırılarına nihayet dayanamadı. İçi kan ağlasa da babası ile konuşmak zorundaydı. Bu böyle olmayacaktı. Bir sabah babasının kapısını çaldı ve "Baba" dedi "Seninle bugün bir pikniğe çıkmaya ne dersin?"
Baba oğlunun yüzünü görerek uyandığı için çok memnun olmuştu. "Tabii" dedi, "Çok sevinirim"
Sandviçler paketlendi, piknik sepeti hazırlandı. Okyanusa doğru yola çıktılar. Uzun bir süre gittiler. Baba bir süre daha gittikten sonra eliyle oğluna işaret etti ve durdurdu.
"Oğlum" dedi, "Yoruldum, biraz durup dinlenelim" Soluklarını aldılar. Yeniden yola koyuldular. Baba bir süre sonra yine durakladı ve "istersen burada da bir soluk alalım" dedi. Baba dinlenirken etrafına bakınıyor, sanki buraları iyi tanıyormuş gibi davranıyordu.
Oğul kendini suçlu hissediyordu. Gözyaşlarını gizliyordu. Ama kendini toparladı ve bir süre daha gittikten sonra "Baba" dedi "Artık burada duralım" baba oğlunun yanağını okşayarak; "Birazcık daha okyanusa yaklaşamaz mıyız? Birazcık daha gitsek" deyince oğul huzursuzlandı "Baba neden?" dedi "Artık yorulmadın mı? Oturup biraz konuşsak"
Baba içini çekti ve "Oğlum" dedi
"İlk durduğumuz nokta babamın babasını götürdüğü nokta idi.
İkinci durduğumuz yer benim kendi babamı götürdüğüm ve kendisine artık onu evimizde tutamayacağımızı söylemek üzere olduğum yerdi.
Sen de beni buraya kadar getirdin. Ben de senin, senin oğlunun seni nereye kadar götüreceğini merak ediyor, onun için biraz daha yürümek istiyorum"
Oğul ağlamaya başladı. "Yürü baba" dedi "Yürü, evimize gidiyoruz. Sen benim babamsın, özümsün, seni kurda kuşa bırakmam"
Kaynak: anonim
Etiketler: yaşlı, baba, oğul, gelin, çocuklar, vefa, bir baba dör evlada bakar da dört evlat bir babaya bakamazmış, hayat, şok eden cevaplar, yürüyüş
0 yorum:
Yorum Gönder